Izmir Sanat Etkinlikleri Merkezi

       Marcus Antonius Jül Sezar'ın MÖ 44'te öldürülmesinden ve çıkan iç karışıklıkların ardından, doğu bölgesinin yönetimini üstlendi. Tarsus'a gelerek Mısır Kraliçesi Cleopatra VII ile ittifak yaptı. Muhteşem gemisiyle Tarsus limanına gelen Cleopatra Antonius ile 7 yıl sürecek renkli, romantik ve ihtiraslı bir beraberlik yaşadı.

        Bu beraberlikleri sırasında bir dönemlerini Efes antik kendinde geçirmişlerdi. Hatta tarihte «Agorasında hararetli hararetli politika tartışan, randevularını sıcak ve ılık havuzları olan Gymnasionlara veren, Marcus Antonius ile Cleopatra Efes'e geldiğinde onları her iki yanında ateşler yanan Liman Caddesi'nde sevinç çığlıklarıyla karşılayan halk; bir yandan da, trampetler çalındığında araba yarışlarında bahisse tutuşuyordu. Kent dışındaki kışlalarda oturan ve ölüm mahkûmları arasından seçilerek eğitilen gladyatörler geceleri hüzünlü şiirler yazarlarken, Efesli zenginler evlerinin duvarlarında Sokrates'in resimlerini yaptırıyorlardı.» şeklinde bu ihtişamlı girişin betimlemesi yapılmıştır.

        Efes Antik Kentinin gördüğü en ihtişamlı şölenlerden biri olan Marcus Antonius ve Cleopatra’nın şehre girişi, Marcus Antonius’un, Cleopatra’yı karşılayışı, bu şölende gerçekleşen danslar ve gladyatör dövüşleri gösterimizin ana temasını oluşturmaktadır.

     Prodüksiyonumuz,  Feshane Şenlikleri niteliğinde, geniş kapsamlı ve sanatsal değeri yüksek bir şenlik programı olarak hazırlanmıştır.

    Unutulmaya yüz tutmuş ramazan eğlencelerinin canlandırılarak, Türk tiyatrosuna emeği geçmiş ustaları hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla hazırlanan etkinliğimiz 94 kişiden oluşan, branşında profesyonel dev kadrosu ile hak ettiği haklı gururu yaşamaktadır.

    Prodüksiyon, Ön oyun ile başlar. Burada döneme ait tüm karakterler halk ile iç içe dolaşarak seyirciyi atmosfer içine çekerler. Seyirciler fotoğraf çektirip karakterler ile sohbet ederler.

Ramazan davulcusu iftar saatinin habercisi olarak tüm meydanları, maniler okuyarak dolaştıktan sonra, gösterinin başlama saatini duyuran anonslarını yine tüm meydanlarda yapmaktadır. Gösteri alanında ise fasıl heyeti müzik yapmaya başlamıştır bile. Davetkâr melodileri eşliğinde, seyirciler yerlerini yavaş yavaş almaya başlar.

    Kumpanya ekibi içinde yer alan ‘Tulumbacılar’, seyircileri yararak ön saflarda kendileri için ayrılmış hasır taburelerde yerini alır. Tulumbacılar o dönemlerde yangın söndürme görevi yapan mahallenin Külhanbeyleridir ve her mahallenin Tulumbacıları vardır. Bunlar söndürdükleri yangınlardan aldıkları bahşişler ile geçinirler. Dolayısıyla diğer Tulumbacılar ile sürekli kavga halindedirler.

     Bir müddet sonra diğer mahallenin Tulumbacılarında aynı gösteriyi izlemek için etkinlik alanına gelir. Hafiften bir gerginlik hissedilir. Çünkü bir gün önce “yangını ben söndürücüm, sen söndüreceksin” kavgası yüzünden, ev yanıp kül olmuştur.

    Fasıl biter, kumpanyanın sahibi ve de başoyuncusu, programın akışı için sahneye çıkar. Aklı seyircilerdedir, hır çıkmaması için, iki külhanbeyi grubuna da mavi boncuk dağıtmaktadır. İçerden gelen teneke sesiyle program, orta oyunu ile başlar.

      Tamamen eski Ramazan Şenlikleri Kültürü ve mizah anlayışına göre araştırılarak hazırlanan projemiz, bütün oyuncuların sahnede “yangın var” şarkısı eşliğinde dans etmesi ve selamlama ile sona erer.